Şimdi zeytin zamanı. Daha doğrusu zetin hasadı zamanı. Zeytin hala Etrim ve Karaova'da önemli bir tarımsal etkinlik. Üstelik geçen yıllara rağmen hala ekonomik önemini de koruyor. Kanımca zeytin ağaçlarının öyle çok da bakılmasına gerek olmaması bunda önemli etken. En son 2008 Aralığında zeytin toplamaya gitmiştik dağdaki zeytinliğe ve o zaman gidiş-geliş bir saatlik yürüyüşle Domuz Damı mevkiine çıkıp inmek, ne kadar çok hamladığımı anlamama yetmişti.
Eskiden Etrim'de iki yahane (yağ fabrikası) varmış. Bunlar geleneksel yöntemle yağ sıkan yahanelerdi. Kanımca 30 yıldan daha uzun zamandır da üretim yapmıyorlar ama yapı olarak hala sağlamlar. Bu iki yahane köy çeşmesinin sağında ve solunda bulunur. Bu ikisinden daha eski olan ve konum olarak da ikisinin ortasında bulunan harabe halinde bir başka yahane vardır. Yukarıdaki görüntü bu yahaneden bir ezme taşı. Zeytinler yaklaşık 1.5-2 m çapında taş/beton bir haznede bu taşla ezilir, elde edilen püre keten çuvallara konularak preslenir ve böylece zeytin yağı elde edilirdi. Bu konuda Mehmet Vuran'ın ayrıntılı bir yazısını buradan okuyabilirsiniz.
Günümüzde kontini sistemler yaygınlaşsa da hala eski sistemle üretim yapan yahaneler var. Umarım hep de var olurlar... Ha bu arada zeytin ve zeytinyağı yiyin, sağlıklı kalın :)
27 Kasım 2010 Cumartesi
18 Kasım 2010 Perşembe
Harita yapmak ciddi bir iştir!
Haritada yaptığınız küçücük bir hata bazen sizi işinizden edebilir. Şöyle ki: Bir havayolu şirketinin dergisinde, yörük kültürünü olabildiğince canlı tutan Çomakdağ Köyü konu edilmişti. Çomakdağ'ın tam adı Çomakdağkızılağaç'tır ve Bodrum'un da Kızılağaç adında bir köyü vardır. Dergiye harita hazırlayan şirket küçük ama önemli bir hata yapmış, Milas'ın Çomakdağkızılağaç köyü yerine Bodrum'un Kızılağaç köyünü göstermişti. Bu hatayı havayolu şirketine yazınca bir süre sonra şöyle bir e-posta geldi: Bu hata üzerine harita hazırlayan şirketle olan sözleşmemizi iptal ettik. Hayda... İşin bu noktaya varacağını tahmin etmemiştim. Çok sonraları bir arkadaşa bu olayı anlattım. Meğer o şirkette çalışıyormuş. Olayı doğruladı. Şirket daha önce de bazı hatalar yapınca havayolu şirketi de sözleşmeyi feshetmiş.
Velhasıl harita yapmak da, haritayı doğru kullanmak da ciddi bir iştir. Önemli maddi ve prestij kaybına neden olabilir.
Velhasıl harita yapmak da, haritayı doğru kullanmak da ciddi bir iştir. Önemli maddi ve prestij kaybına neden olabilir.
16 Kasım 2010 Salı
Bir mineç ağacı ne işe yarar? - III - (Menengiç Kahvesi)
Bir mineç ağacı ne işe yarar? Meyvelerinden yapılan menengeç kahvesi içmenizi sağlar. Geçenlerde, dinlenme tesislerinde pek bir yaygınlaşan yöresel ürün pazarında mineç kahvesi görene dek, bu hoş kokulu meyveyle olan bağımı unutuvermişim. Çocukluğumuzda, meyveleri kuruyunca toplanır yenirdi bizim oralarda. Özellikle dedemin annesi Goca ninem (Cavır Ali Garısı) pek bir özenirdi bu meyveyi toplamaya. Günümüzün yaşam biçimi bizi bu doğal faydalı ürünleri tüketmekten uzaklaştırıyor maalesef. Belki mineç kahvesi içerek faydalarından yararlanabiliriz.
15 Eylül 2010 Çarşamba
Keçiboynuzu, nam-ı diğer harıp
Mehmet Vuran Abi, Garova adlı bloğunda, keçiboynuzu, nam-ı diğer harıp, hakkında bir yazı yazdı. Bu güzel yazı için eline, gönlüne sağlık Mehmet Abi. Yazı için tıklayıverin.
14 Eylül 2010 Salı
Son Göçer Yörükler
Etrim ve Karaova ahalisi yörük kökenli olsa da bu coğrafya yörüklerin son konakladıkları ve yerleşik hayata geçtiği topraklar. Ülkemizde hala göçmeye devam eden bir aşiret var: Sarıkeçililer. Doğa Derneği, Ülkemizin kaybolmaya yüz tutan değerlerine yaptığı sadakat yolculuklarından sonuncusunu işte bu son göçer yörük aşiretine yapıyor. Ayrıntılar için tıklayıverin.
2 Eylül 2010 Perşembe
Bebbe Domates Salçası
Bizim oralarda, özellikle tütün arıklarının arasına dikilen ve kiraz domates adıyla bilinen bebbe domatesler yetiştirilirdi. Artık tütüncülük yapılmıyor ama kanımca bebbe domates yetiştirilmeye devam ediliyordur. Bu domates sulanmazdı. Ondan mı yoksa yetiştiği ortamdan mıdır bilmem, pek de bir güzel olurdu. Babaannem rahmetli de bu domatesin salçasını yapardı. Ev salçaları biraz tuzlu olsalar da hele bir de bebbe domatesten yapılınca pek bir güzel olur.
Böylece Babaannemi de yad etmiş olalım.
Böylece Babaannemi de yad etmiş olalım.
24 Ağustos 2010 Salı
Kirişlik (kanka) şimdi de değirmen oldu
Çocukluğumdan hatırlıyorum, Hüseyin Dedemin, inekleri harımda otlatırken bir çör armuduna tepeden tırnağa belki 10 tane rüzgar gülü yapışını. Çocukluğumda plastik oyuncaklar vardı elbet. Ancak bu elyapımı doğadan oyuncakların yeri bir başka...
22 Temmuz 2010 Perşembe
Karayaprak İnciri
21 Mart 2010 Pazar
Bir mineç ağacı ne işe yarar? - II -

10 Mart 2010 Çarşamba
Kirişlik yada nam-ı diğer "kanka"
Bilgisayar konulu derslerde öğrencilerime takılıyorum: "Tabi siz bilgisayarı sadece oyun oynamaya yarar sanıyorsunuz!" diye. Gülüşüyoruz. Bilgisayar denince onların akıllarına önce bilgisayar oyunu gelse de benim açımdan durum böyle değil. Bunun iki nedeni var galiba. Birincisi biz bilgisayarla ve dolayısıyla bilgisayar oyunuyla büyümedik. Büyüdüğümde (bu da ne demekse?!) ise bilgisayarı daha çok iş için kullandım. Oyun konusunda iki istisna var: Bilgisayarı elimin altında uzun süre kullanabildiğim ilk zamanlarda bir iki hafta mayın tarlası oynadım. Bir de yüksek lisans tezim sırasında yine bir-iki hafta yeti oynamıştım. Topu topu bu kadar.
Bizim çocukluğumuzun oyunları başkaydı. Doğaya daha yakındı, ondan bir parça taşırdı. Kirişlik (latincesi Asphodelus aestivus*) yıllık bir bitki yetişir bizim oralarda (aşağıdaki fotoğraf) baharda. Biz onu keser, sonra birbirimizin "kanka"sıyla en alttaki fotoğraftaki gibi güreştirirdik. Kalın ve kurumaya yakın olanların kazanma şansı yüksek olurdu.
Altan'ın da kankayla bir anısı var: "Buzlukta saklayınca bunlar daha sert hale geliyordu. Hatta senin özel sakladığın bir tane vardı ben ilkokul birdeyim sen dörtte. Mustafa abiyle sanırım güreştirmiştim senden izin almadan, kırıldıydı sonra sen kızmıştın bana baya :))))".
Yeni büyüyen kirişlik
Kirişlikler kapışıyor
Kazanan ve kaybeden
Kirişlikler tamamen kuruyunca, onlardan rüzgar gülü yapardık. Onu da sonra anlatırım artık :)
*: Mehmet Vuran. Kirişlik ve diğer yöre bitkilerini anlattığı sayfa için tıklayınız.
2 Şubat 2010 Salı
Bir mineç ağacı ne işe yarar?


9 Ocak 2010 Cumartesi
Tavuklar yüksek uyur...
Uzun zamandır yazmayı düşünüyordum, nasip bugüneymiş. Bugün bir tv programında Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU, omega yağlarının kırda otlanan tavuğun yumurtasında da bulunduğunu söyledi. Aklıma ortaokuldaki resim öğretmenimiz Nermin HEPDÜNDAR KILIÇOĞLU'nun öğrencilerden yumurta satın alırken "kırda otlanan tavuk yumurtası" istediği geliverdi. Aslında bizi bilinçlendiriyormuş da haberimiz yokmuş. Kısacası kırda otlanması nedeniyle galiba köy tavukları ve yumurtaları daha leziz ve sağlıklı.
Gelelim yazının başlığına. Etrim'de (ve Karaova'da) hemen hemen her evin onlarca tavuğu vardır ve bu tavuklar genellikle ağaçlarda uyur (tüner). Örneğin üstteki görüntüdeki tavuklar mineç (menengeç) ağacına çıkarken görünüyorlar. Ağaçta uyumalarının nedeni tilki gibi tehlikelerden kaçmaları olsa gerek. Zira bizim tavuklara geceleri tilkilerin dadandığını hatırlıyorum. Çok fırtınalı kış gecelerinde tavukların ağaçtan düştüğünü de... Velhasıl, kartallar yüksek uçar; tavuklar pek uçamasalar da yüksek(te) uyur :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)